16 Mayıs 2014 Cuma

We have to go back to the island!

Santiye'de uyanamadigim bir sabah daha. Hayatımı degıstıren karar bir karar verdim kalktım buraya geldim. Bu "gecici donem" gecsecek diye umuyorum, sabrimin sonuna geldim galiba ama hala bekliyorum.

Deniz istiyorum. Gunesin altina serilmek istiyorum. Tek derdimin suyun biraz soguk olması istiyorum. Oyle semsiyeli kokteyllere de gerek yok. Su da yeter. 2 sene once Candarli'da yaptigim gibi 12.00-19.00 duzenli sahil mesaisi yapmak istiyorum. Daglara tirmanmak istiyorum. Cicekleri incelemek, agacin govdesine dokunmak istiyorum. Aksam hirkami giyip disarida oturmak istiyorum. Tek derdim isiran sivrisinekler olsun istiyorum.

Ama ne olursa olsun etrafimda kibar davranmam gereken dangalaklar olmasin.

PC basinda bunalima girmemek icin bu yaziya daha fazla devam etmeyecegim. Edemeyecegim. Yoksa kosarak uzaklasabilirim. Oysa beni bekleyen okunmamis maillerim, cevaplanmasi gereken ahmakca soru soranlarim, ve ayni aciliyette yetistirilmesi gereken 5-6 isim var. Koşsam mi?

19 Kasım 2013 Salı

20.11.2004

Aklımda tek bi soru var: Yaşasaydı nasıl bir insan olurdu?

Nasıl yaşlanırdı? Saçı nasıl olurdu? Hangi modeli tercih ederdi, hangi rengi yakıştırırdı kendine? O cılız saçlarını uzatmaya çalışır mıydı yine? Önündeki beyaz perçemi kabullenip gurur duyar mıydı, yoksa inatla boyayıp gizler miydi? Hangi renk favorisi olurdu? Yine en çok sarıyı mı severdi? Yoksa artık pastel renkleri mi giyerdi?

Hala domatesi sevmez miydi? Yoksa artık az da olsa alışır mıydı? Hangi yemekleri yapmasını öğrenirdi, hangilerinde ustalaşırdı? Hangilerini beceremezdi? Kimi dinlerdi, en çok hangi filmi severdi? Peki ya nereyi görmek isterdi? En çok hangi tatilinde eğlenirdi? En çok nerenin yemeklerini severdi? Bi daha fırsatı olsa nereye giderdi?

Nasıl bir anne olurdu? Çocuğunu şımartır mıydı, azarlar mıydı ya da? Arkadaş mı olurdu onla? Ödevlerini yaptırabilir miydi, yemeğini yedirebilir miydi? Üstünü kirletince kızar mıydı? Kirlen evladım mı derdi? Ya da kaç çocuk isterdi?

Peki ya nasıl bir abla olurdu? Özler miydik birbirimizi? Telefonda yarım saat konuşur muyduk? Açar mıydık birbirimize içimizi? Anlatır mıydı derdini? Kollar mıydık birbirimizi? Destek çıkar mıydı bana? Rahat bırakın şu kızı der miydi? Yoksa yine seni şanslı köpek diye söver miydi?

Özler miydik birbirimizi? Özlerdik heralde...

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Beklemek


"Bütün pencerelerde bekleyen benim,
ve o çalmayan bütün telefonlarda
aylardır konuşan da.

Kabul.
Bir kez yolda karşılaşalım
onunla da avunacağım.
Adımı sesince duymaktan vazgeçtim,
sesini duysam, susacağım.
Yel esiyor ama
değirmen dönmüyor.
Kuraklık bu,
adın ekmeğe dönüşmüyor."

 Turgut Uyar

 Beklemenin en iyi betimi belki de.

24 Aralık 2011 Cumartesi

Getting tag for Gizem :)

Sevimli insan Gizem blog tag furyasına dahil etmiş beni sağolsun :)
Cevaplamam gereken sorular sormuş bana. Aslında bu bi zincir, ama ben kimseye bulaştırmıyacağım bu zinciri.
Just for you Gizem :)

Here are the rules:

1. You must post these rules.
2. Each per­son must post 11 things about them­selves on their blog.
3. Answer the ques­tions the tag­ger set for you in their post, and cre­ate 11 new ques­tions for the peo­ple you tag to answer.
4. You have to choose 11 peo­ple to tag and link them on the post.
5. Go to their page and tell them you have linked him or her.
6. No tag backs.
7. No stuff in the tag­ging sec­tion about ‘you are tagged if you are read­ing this.’ You legit­i­mately have to tag 11 people.

Öncelikle hakkımdaki 11 şey:

1- Ben tam bir Akrep'im
2- Kendime sorun çıkarmaya bayılırım!Hayatım tıkırında mı gidiyor?Rahat batar bana.
3- Küçükken kirli çıkıydım, artık paramı har vurup harman savuruyorum.
4- Gevezeyimdir.
5- Pazar sabahı uzun bir kahvaltı yapmazsam çok sinirli olurum. Bütün hafta pazarı bekliyorum!
6- 8 kez Matrix-1 i izledim. Keanu Reeves takıntım vardı ergenken.
7- Torunum olsun istiyorum. (eş,çocuk falan hep toruna ulaşmak için)
8- Müzeyyen Senar annanem, Emel Sayın teyzem, Şevval Sam halam olsun isterdim.
9- Yüzmek ve bisiklet sürmek hayatta beni en çok özgür hissettiren 2 şey
10-Hakkımda film çeksem, ilk çekeceğim film "Amasra'da 2 gün" olurdu
11-İnsana inanıyorum, kazık yiyorum ama olsun, birilerinin inanması lazım

Gizem's questions:

1-Who is your favorite hero? And why?
2-What do you advise to your childhood? ( Imagine that you are travelling in your past.)
3-Do you fallow any magazines? Which ones?
4-What was your most happiest moment in your life? When?
5-Fill in the blank. I am very_________ person.
6-Are you cat lover or dog lover?
7-What is your best fabric to wear?
8-Is there any places do you really want to go?( A country, a city, an island etc.)
9-What is the most exciting thing about moving into new place?
10-If you have chance to marry one of the actors/actress, which one it would be?
11-And new year is coming, how do you feel? What do you plan for it?

And here comes the answers:

1-Papa smurf :)
2-"hey kiddo, you're doing good, keep going till the college years.I'll see you there;)"
3-I used to follow Arredamento, but currently I'm not following any.
4-The happiest one? Ahh,I can count too many,thanks god! But they are mostly "the boy" issue :) and travel moments,and friends,and the family...
5-I am very ......... competible person.
6-Absolutely I'm a cat person!
7-Gauzy veil
8-There are tooo many places that I haven't see yet, and I'm wondering about that, shit!Prague, and Ostuna, and South America can be count as priority.
9-New habits! Choosing the grossery that you will shop, the bakery and the newspaper seller that you will say "goodmorning", etc...
10-Hımmmm.... I can marry with Edward Northon or Ashton Kutcher. Johnny Depp is too cool for me :/ and Al Pacino is too old for me :(
11-I'm waiting to vawe after 2011. It was a total ass to me! And I'm planning to start my new job. If you're asking for a wish from the new year, I'm not hoping a miracle from "a year" anymore.

8 Aralık 2011 Perşembe

Dizilerde buluşuruz, bu bölümde kavuşuruz


Chuck'la Blair birleşince biz de birleşmiş sayılıyor muyuz? Öyle olmalı bence.

24 Kasım 2011 Perşembe

Sevgiyi kanalize etmek

Artık otelin bahçesindeki çiçeklere de gözümü dikip, gizlice aşırma planları yapmaya başlayınca farkettim ki şimdi de çiçeklere taktım. Takmak derken çok sevmek. O kadar çok çiçeğim olsun istiyorum ki şu an. Ve evde yeni diktiğim çiçeklerim hemen büyüsünler, çiçekler açsınlar istiyorum. Aslına bakarsanız baya takıntılı bu durum : Çok sevmek!

Çok seviyorum! Hep onu düşünüyorum! Hep daha güzel olsun istiyorum, ne yapabilirim diye düşünüyorum!

Ve aslında uzun süredir sevgimi hep başka şeylere kanalize ettiğimi farkettim. Normalde bi erkeğe yöneltmek gerekiyor ya hani içimizdeki bu sevgiyi...İşte o adamı bulamayınca ben de kedileri sevdim, ama nasıl sevmek! Kedimin başka bir eve gitmesi gerekti, benim onu terketmem gerekti, artık alerjen de bi insan olduğumdan kuş da alamayacağımdan, çiçek edinmeye başladım. Şimdi de çiçekleri çok seviyorum, ve çeşit çeşit çiçeğim olsun hepsi de muhteşem olsun istiyorum! Sonra bazen bi kalemi çok seviyorum. Sonra bi yastığı...Bu aralar gece lambasına dönüştürdüğüm nostaljik kola şişesiyle gizliden bir aşk yaşıyorum. Bazen gün batımındaki güneş hüzmelerini çok seviyorum mesela.

Ama hep çok seviyorum. Ve gayet de özenli davranıyorum. Ama bencilce ve takıntılı bi şekilde. Aslında mesele bu sevgiyi nereye kanalize ettiğim değil. Mesele benim hayat boyu bir şeyleri ÇOK ama ÇOK sevmem.Bunu da bu yazıyla farketmem...

8 Ekim 2011 Cumartesi

Kapımda Sen

Bir eylül akşamı gelmelisin bana...
Ağustos değil, eylül
Yazın bütün telaşı geçmiş olmalı üzerimizden,
Bütün keyifler yaşanmış ve bitmiş olmalı.

Bir eylül akşamı gelmelisin bana...
Üzerimde pijamalarım olmalı,elimde kitabım
Yine o sayfayı bitiremeden uyuklamışım
Yine ışığım açık

Kapım çalmalı, tedirgin koşmalıyım
Çünkü bilirim, gelmezsin sen eylül akşamları.

Bir eylül akşamı kapımda dikilmiş durmalısın
Sırılsıklam değil, kupkuru...
Dehşetten dilin damağın kurumuş olmalı
Ne istediğini bilmeden,
Niye geldiğini çözemeden karşımda durmalısın.

Ellerinde çiçekler olmamalı
Ellerin bomboş gelmiş olmalısın
Dilin aşk sözcüklerinden arınmış
Gözlerin öyle tedirgin...

Kalbin kırıklarla dolu durmalısın karşımda
Parçaladığımız anları tutmalı avuçların
Dilinde en acı sözcükler tükenmiş olmalı,
Hepsini duymuş olmalı kulaklarım.

Bir eylül akşamı gelmelisin bana
Bana rağmen gelmelisin o akşam.

2 Ağustos 2011 Salı

Karınca kara'rınca

Yeni arkadaşlar iyidir. Yeni sohbetler getirir beraberinde. Seviyorum yeni insanlardan yeni şeyler öğrenmeyi. İş bu yazı da böyle bir yeninin sonucu yazılmaktadır. Bu yazıda geçen enteresan bilgileri öğrenmeme vesile(!) olan Gizem-Berrin ikilisine öpücükler yolluyorum :)

-------------------

Karıncaları pek sevmem ben aslında. Evime girerse gözünün yaşına bakmadan karınca kovucu tabletleri yerleştirip def ederim. Tabi o da can, kıyamam da hayvanlara zaten ama o da yaşayacağı yeri, girip giremeyeceği mekanı bilecek! Onun yeri ev değil. Bahçe, sokak falan işte. Ha ama 2-3 yaşlarında, hayvanları yeni öğrenme faslındaki bi ufaklığa karıncaları göstermek kadar güzeli de yok! Onun gözünden düşününce, karşısında durmadan koşuşturan bir sürü minik siyah nokta var (biraz daha linear aslında).

Aslında karıncaları pek sevmememde masalın da etkisi var. Çocukken çok mantıklı gelmişti, ne güzel sürekli çalışıyor, e tabi bak ağustos böceği salak ölüp gidecek, aferin karıncaya yem vermesin. Büyüyünce insan farkediyor tabi, asıl aptallık sürekli çalışmak! Ve Cem Yılmaz'ın dediği gibi: Ağustos böceği sanatcı adam! Bizim meymenetsiz karınca da çok görüyor 2 buğday tanesini. Ukalalık ediyor bir de en son "ben çalıştım da sen yattın da bıd bıd bıd"! Kızdım bak. Neyse.

sizce de biraz götleri kalkık değiller mi?

- Bir karınca yuvasına günde 2.400 böcek taşır.(Niye bu çaba)
- Karıncalar dünyanın 150 milyon yıl önce doğan ilk bilinçli hakimleri ve ilk toplum kurucularıdırlar.
- Karıncaların bulunmadığı 1 km2'lik bir toprak parçası yoktur.
- Karınca iki hafta su altında yaşayabilir.
- Karıncalar zehirlendiğinde sağ taraflarına düşerler.(Alkol aldıklarında da oluyormuş)
- Çok eski dönemlerde cerrahi dikişte kullanılan canlılardır. Brezilya kızılderilileri iri kıskaçlı karıncalara ameliyat amaçlı yaptıkları kesinin iki kenarını ısırtıp daha sonra başlarını kopararak karıncanın kıskacını dikiş aracı olarak kullanmışlardır. bu sırada da karınca asidinin antiseptik etkisinden yararlanmışlardır.
- Her kolonide 1 verimli dişi bulunur(kraliçe). Koloninin diğer tüm üyeleri kısır dişilerden oluşur. Çünkü erkek karıncalar çiftleştikten sonra ölürler.
- Yeni doğan verimli dişilerden yuvadan ayrılmayı başarabilen dişi uçup kolonisini kurabileceği bir yer bulur(bknz. bahar aylarındaki kanatlı karıncalar) Kanatlarını yiyerek beslenir. Doğurduğu erkeklerle çiftleşip kendi kolonisini kurar(bu biraz ensest geldi tabi.Ha bir de ana yuvadayken döllendiğini varsayıyorum)
- Karıncaların çift mideleri vardır. birini kendilerini doyurmak için, ötekini yuvanın başından ayrılamayan nöbetçi askerleri doyurmak için depo amaçlı kullanırlar(Nöbet değişimini düşünseler hiç fena olmayacak bence)
- Savaşmayı iyi bilen yaratıklardır. Kendi türleri arasında yaptıkları savaş sonucu güçlü türün zayıf türü esir aldığı ve onlara kölelik yaptırdığı izlenmiş, görüntülenmiş, hayretler içerisinde bırakmıştır. Kölelerine yemek getirtmek, yuvalarını yaptırmak, çeşitli tamirat işlerinde çalıştırmak gibi işleri zor kullanarak yaptırdıkları gözlenmiştir.(bak işte bildiğin barbarlar)
- Yapılan araştırmalara göre karıncaların hayvancılıkla uğraştığı, bu bağlamda bit besledikleri ortaya çıkmış(!). Çocuklarına sağıp yedirip sonra tekrar geri koyup ahırlarına besleyip yetiştiriyorlarmış.(Ölçeğiniz kaydı değil mi?!Senin boyutun ne evde bit beslemek ne! Hayvancılık neyine senin! Nasıl bi ölçek bu yahu! Bak yine ağzım açık kaldı)
- Ayrıca insanlar dışında tarım yapabilen tek hayvan türüdür. Kopardıkları bitki yapraklarını toprağın altındaki kolonilerinde yetiştirdikleri mantarlara yemek niyetine verirler ki bu mantarları da karıncalar gelişince yerler.(Tarım-Hayvancılık..Bunlar bildiğin yurdum hayvanıymış. Türkiye'de tarım hayvancılık bitti gerçi, acaba onlarda durum nasıldır?)
- Yaklaşık 150-200 karınca ulaşılamayan bir dala, ya da atlanması gereken uçurumlara(ki onların boyutundaki bir uçurum) birbirlerine ağız ve bacaklardan tutunarak köprü yapabilirler.(Yapı bilgisi 10 puan)
- Ormanda gezerken yolda gördükleri başı boş böceklere angarya işlerini yaptırırlar. Bu böceklerin daha sonra karıncalara gözükmemeye çalıştığı gözlenmiştir. (Al işte çalışkan falan değiller başkasına iş yıkıyorlar)

p.s. Kolonilerinde de sınıfsal bi ayrım var ama bunlar hakkında pek bilgi edinemedim. Sınıf atlama var mı, kız alıp verme var mı falan bunlar hali hazırda merak edilenler. Bütün bu bilgiler google search'te çıkan sitelerden, wikipediadan, kutsal bilgi kaynağı eksisozlukten (ne sorsam bilir ekşi, çok güvenirim) derlenip toplanmıştır.

Karıncalarla ilgili ben de niye bu kadar uzun yazdıysam... Neyse artık. Belki eblek güvercin hikayesinden sonra bir tane de aylak karınca hikayesi karalarım :)

6 Mayıs 2011 Cuma

Onarırız. Giderler, kalırız.

Liman

Güçlü fırtınalarda direkleri kırılmış
Gemiler bize sığınır...bulduk sanırız.

Görmezler. Varsa yoksa uzaklar...
Onarırız. Giderler, kalırız.

Sonra gecelerde. Bu son olsun, son
Gönderme... Engine yalvarırız.

Sonra büyür daha da
Korkunç yalnızlığımız.

Behçet Necatigil

--------------------

Mesele tam olarak bu sanırım. Daha derin değil, daha duygu dolu da değil. Fırtına geçip de güneş açana kadar sığınılacak bi liman bulma derdinde bazı insanlar. Ve biz, o limanlar, farketmeyiz bunu. Bulduk sanırız. Sonra kalırız.
 
Limon İstanbul'dan Bildiriyor - Free Blogger Templates, Free Wordpress Themes - by Templates para novo blogger HD TV Watch Shows Online. Unblock through myspace proxy unblock, Songs by Christian Guitar Chords