19 Ekim 2010 Salı

Bekleyiş :(

Zor dedik ya beklemeler, zor işte. Bekle ki geçsin zaman, dindirsin içindekileri... Bekle ki rahatlasın kalbin, sıkışmasın artık. Bekle ki zayıflasın hafızan...

Kim bilir ne güzeldir unutkanlık. Zayıf bir bellekle ne huzurlu yaşar unutkanlar. Tek dertleri yeterince hatırlayamamaktır belki, ki bunu da hemen unutacaklardır.

Belki de tersine acıyı sızlayışı unutmamaktır uzun vadede en sağlıklısı. Yoksa pis bir döngüde bulur insan kendini. Acısı diner, kalbi gevşer, unutur tüm kötü zamanları. Sonra çıktı mı karşısına yeniden, tüm iyi niyetiyle açar kollarını. Unutmuştur ya hani, hatırlamaz başından geçenler, kestiremez yani yeniden başına geleceği. Sonra yine başlar sancı. Sonra bir daha, bir daha, bir daha, bir daha...

Bu unutmaların sayısını unutur bu sefer de. Bu döngüde kaç tur attığını sayamaz olur. Sonra bir bakar yıllar geçmiş, ve kim bilir kaçıncı tur atılmıştır.

Sonra düşer kolların yana. Gevşer vücudun (kalp kasılıdır ama halen), nefesin seyrekleşir... Beklersin. Artık bilirsin ki her şeyi denemiş sen, bütün tavsiye
edilen yolları tuttmuş ezberlemiş sen, oturup beklemelisindir.

Otur, derin bi nefes al, yanına bir kadeh al ve bekle. Bu sefer unutmazsın ama geçer belki? Kim bilir... Zaman.

15 Ekim 2010 Cuma

Bekleyiş :)

Ne zor beklemeler... Bazen heyecanlı, bazen endişeli... Ama hep saatleri durduran, hep kalbi zorlayan...

8 Ekim 2010 Cuma

an.

bu ofisten yağan yağmuru izlemeye bayılıyorum! sisin inmesini, taşkışlanın ıslanmasını... hele bir de patron olmayacak, alacam kahvemi oturacam balkonda... bundan öte keyif olamazdı sanırım :)

17 Eylül 2010 Cuma

Ben bugün ölmezsem daha da ölmem

15.09.10 / 20.00_______ Tepe atar
15.09.10 / 23.00_______ Arkadaşlardan yeterli gaz alınıp taşınmaya karar verilir. Patron, nakliyeci, yardımcı 2 arkadas ayarlanıp organize olunur
16.09.10 / 00.00-04.30__ Aslıcanla birlikte koca bir ev paketlenir, kolilenir... Kahramanımız gitmeye hazırdır
16.09.10 / 07.30 _______ Destek kuvvetler gelir, demontaj (var mı böle bişey) işlemleri tamamlanır
16.09.10 / 10.00 _______ Nakliyeciler gelir ve işlem başlar
16.09.10 / 13.00 _______ Tüm eşyalar elektriği suyu dogalgazı olmayan temizlenmemiş yeni eve atılmıştır
16.09.10 / 13.30 _______ İSKİ'ye gidip yetkililere yalvarma vaktidir
16.09.10 / 14.30 _______ Bu koşuşturmacayla en sevgili arkadaşın kına gecesi aynı güne denk düşmüştür. Maymun gibi gitmemek için kuaförün yolu tutulur
16.09.10 / 17.00 _______ Kıyafetler hazırlanıp kına mekanına ölümcül yolculuk başlar
16.09.10 / 19.00-02.00 __ Eğlence başlar, oturmak yasaktır. Neyse ki 15saat sonunda mideye bişeyler yollanabilmiştir
17.09.10 / 02.00-04.30 __ Gece muhabbetle bitmese olmazdır. Ölümüne dedikodu yapılır. Küçük sırlar ortaya dökülür :)
17.09.10 / 07.00 ________ Bostancı'dan Harbiye'ye işe ulaşma serüveni başlar
17.09.10 / 15.00 ________ Limon iştedir fakat servis dışıdır......

* Temizlenmesi gereken bir ev, baglanması gereken elktrık su dogalgaz, düğün için alınması gerekenler vardır.
** Serüven yarın düğünle hız kesmeden devam edecektir.
*** Her şeyin yerine oturması için bu haftanın geçmesi sabırla beklenmektedir.
**** Bütün bu karmaşa ve yorgunluğa rağmen pis bir insandan/durumdan kurtulmanın verdiği inanılmaz huzur vardır.

10 Ağustos 2010 Salı

Che bella giornata!!!!

Sersem gibi uyandığım bi güne keyifle ve enerjiyle devam edebildiğimi görmek beni şaşırttı walla :) ve cesaretlendirdi... Sinir bozucu rüyalarla bogusulan gecenin ardından günü kurtarabiliyormuş insan. Yeter ki bi gayret ufak bi enerji serpsin etrafına, o enerjiyi gidip yansıyıp geri dönebiliyor çünkü. Ya da belki biz mutlu olmaya iyimser olmaya sebepler arıyoruz sadece.... bilemedim şimdi hmmm... yok yok kuşkucu olmaya lüzum yok, kesin çarpıp bi yerlere geri dönüyor o enerji bize!

22 Temmuz 2010 Perşembe

Ölürüm Gitme

Kaç mavi yasak yaşadık seninle, kaç deli gece...
Düşünse dolunay bile utanır,
Yıldızlar çıldırır, ağlar erguvanlar,
Ben seni işte öyle bir gecede sevdim, hesapsız.
Ve düşlerim...
Düşlerim sınırsızdı olabildiğine
Duygularım sabırsız,
Bir çocuk kadar günahsız.
Sahi sen de sevebilir misin beni
Seni sevdiğim kadar,
Dokunabilir misin yüreğime?
Bak orada sen varsın.
Mutluluk nedir diye sorsalar,
"Sen" derim alabildiğine yalnız sen!
Sesin, gözlerin, ellerin sonra,
Titreyen dudakların ve arzun çekingen
Sen benim her şeyimsin!

Sensiz neye benzer bu ay, bu güneş,
Çiçekler açar mı sen olmasan,
Martılar uçuşur mu çığlık çığlığa,
Sonra kim aydınlatır benim gecemi
Günümü kim paylaşır,
Kim sorar derdimi,
Ben neye sevinirim,
Kimle gülerim?

Beraber büyüttük sevinçlerimizi,
Beraber öğrendik yaşama direnmeyi,
Sevmeyi beraber öğrendik.
Bak güneşler doğdu üzerimize
Yolumuza begonyalar serildi.
Ağlamak bu kadar kolay mıydı,
Ve güzel miydi gülmek kadar?
Herkese seni anlatmak istiyorum
Seni söylemek şiir şiir,
Her dizede sen olmalısın,
Adın olmalı çığlık çığlık, ...
İçimi ısıtan sen, tam şuramda ılık ılık.
Sen olmalısın kıpır kıpır yüreğimde...
Sevdan olmalı deli dolu
Ve çılgınlığın, çılgınlığın olmalı!

Ben seni sevmeyi seviyorum
Ve seni özlemeyi...
Bu bir itiraftır.
Aşkın yoksa ben de yokum
Yetim düşlerimin kimsesizliği kuşatır benliğimi
Hüzünler yağar gecelerime,
Ben, bir garip ben olurum,
Sığamam odalara, taş duvarlar üzerime üzerime gelir
Ruhum durmaz bedenimde,
Hücrelerim yaşamaz
Kurumuş dallara döner yüreğim, susuz çöllere...
Gece böyle bitmez, ben ölürüm,

Ölürüm gitme....

15 Temmuz 2010 Perşembe

Home Sweet Home :)

   Tam 2 aydır yazılmayı bekliyor bu yazı :/ bi' türlü internet bağlatamadık ki şöyle oturup gece rahat rahat yazalım evimizin hikayesini. Neyse hazır bu gün proje teslimini yapıp biraz "boş" vakit bulabilmişken ofisten halledelim bu işi ;)
   Evet efenim tuttuk evimizi. Sevgili mimar Pınar hanımla 1 yıllık sözleşmeye imza attık, pembe tablomuzu oluşturup yerleştik evimize.
   6 senelik hayal... 6senedir ince ince kurmuştum bugünleri ama kafamdakiler buraya kadar olduğundan şu sıralar biraz afalladım, boşluğa düştüm, eee şimdi ne yapacaktık? hallerinde dolanır oldum. İnsanoğlu doyumsuz  valla! Neyse bu başka bir yazı konusu...
   Boşuna demiyoruz "Arkadaşlar iyidir" diye. Sağ olsunlar hepsi teker teker destek oldular, yardım ettiler, varlıklarını esirgemediler. Bi baktım etrafımda bir sürü dost, heyt be dedim, ne olsa yaparım, evi de taşırım eşya da alırım, her şeyin altından kalkarım ben, bir sürü güzel insana sahibim çünkü! Bundan kelli ( hep bu sözcüğü kullanacağım günü beklemişimdir :p ) az kirli duvarlarımızı boyamaya kalkıştık. Özgür Bey ve Burcu Hanımlar sağ olsunlar " boyarız be limon, temiz olur hem" deyip fırçaları kapıp geldiler. Burcu hanımlar boya yaparken bile şıklıklarıyla göz kamaştırdılar. Özgür beyin ise işe ciddi ve pratik yaklaşımı gözlerden kaçmadı, fotoğraftan da görüleceği üzere bir yandan boyarken bir yandan yerleri süpürme çabası takdire şayandı! 3müzün de ilk boyacılık deneyimi olmasına rağmen gayet iyi iş çıkardık! ( Yazları işten ayrılıp boyacılık yapılabilir bence, bunu hala düşünmekteyim ) Çok yorulduk ama eğlendik de :)


   Ve sonunda yerleştik evimize... Vakit kutlama vakti idi! Beklemişim bunca yıldır bu günü, kutlamadan olur mu hiç? Başkalarıyla paylaşmadan? Sağ olsunlar yine yanımdaydılar. Çılgının biri kalktı 1günlüğüne Ankara'dan geldi hatta :) Hazırlıklarımızı yaptık beraberce, toplaştık, yedik içtik, eğlendik, eğlendik...Sonra uyumuşum ben :) 



  Yani? Yani, arkadaşlar iyidir, candır, hep yanında olsunlardır, keyifleri hiç eksilmesindir, hep gelsinlerdir :)

Bir sonraki yazımızda evimizin son elemanı Çakıl hanımla tanışacaksınız. Çakıl hanım en masum pozlarını bizim blogumuz için verdi. Pek yakında efenim....

5 Temmuz 2010 Pazartesi

...

"sırf başlayıp bitirebildiğim bir hikayem olsun diye... Bıktım ardımda yarım kalmış hikayeler taşımaktan. Çünkü bizzat ben, yarım kalmış bir niyetim. Anlamlarını bilmeden sevdiğimiz şarkılar var ya. İşte biz böyleyiz. Sesin kıvrılıp büküldüğü yerde ıslanıyor gözlerimiz. Hayat, sahip olduklarımızın dışında kalanlarmış meğer..."

Bi' dizi vardı hani...Yeditepe İstanbul. Ordan alıntıdır.

12 Haziran 2010 Cumartesi

Vasiyetimdir...

   Vasiyetimdir... Ölünce ben, tüm sevdiklerim, dostlarım ailem gelsin cenazeme. Bütün o uzak yolları tepip işlerini bırakıp gelsinler! Fiyakalı ve kalabalık bi cenaze töreni olsun diye değil bu isteğim. Son kez yanımda olsunlar ama daha da önemlisi bir araya gelmiş olsunlar. Uğurladıktan sonra beni, oturup şöyle büyük bi masanın etrafında yiyip içip beni ansınlar. Anılar anlatılsın, bol kahkahalı anılar ama! Gülsünler, bu kez bensiz gülsünler ama bu vesileyle birbirlerinin etrafında olabilmenin keyfini tadsınlar.
   Hayatlarımızla o kadar meşgulüz ki birbirimize ayıracak vaktimiz yok çoğu zaman. Var mı sevdiklerinle toplanıp bol kahkahalı sohbetler etmekten daha güzeli? İşte ben öleceksem eğer, şu hayatta fazla bişey bırakamadıysam da, giderken sevdiklerime bari bu kıyağı yapabileyim istiyorum... Belki benim de hayata geliş amacım budur ve gidişimin hayrı da bu olur, ne dersiniz?

30 Mayıs 2010 Pazar

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Amip

Hızla devam ediyorum bölünerek çoğalmaya! Amip gibiyim. Dağıldıkca dağılıyorum. Eşyalarımı toparlamak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Evim var artık. Kalmasam da içinde eşya olmasa da o ev benim evimdir. Amma velakin dört gözle sahip olmayı beklediğim bu ev, eşyalarımınla kavuşmama vesile olacağına, bölünmelerime  katkıda bulundu.
Fotoğraf makinamı bırakmışım yeni evde, ve bu yüzden dün geceki tango şenliğinden güzel güzel fotoğraflar çekemedim :( Bu son bölünmeyle beraber kaç farklı mekana yayılmış bulunuyorum? 5 farklı ev 3 farklı şehir. Breh breh breh!
Acaba kahramanımız limon ne zaman toparlanabilecek? 5 farklı mekana dağılmış eşyaları yeniden biraraya gelebilecek mi? Bunlar önemli sorular...Merakla bekliyoruz...

17 Mayıs 2010 Pazartesi

ımmm şey.....

Biliyorum bi heves başladım yine, yine ihmal ettim, yine tembellik yaptım.
Ama merak etmeyin yepyeni gelişmelerle döneceğim, pek yakında...

29 Mart 2010 Pazartesi

Mine Vaganti


Çok keyifli bir Ferzan Özpetek filmi. Cahil Periler'in yanına koyabileceğim bir film benim için. Ve defalarca seyredebileceğim filmler arasına girdi.
Filmden çıktıktan sonra elinizde kalabilecek bir kaç şey mi sıralasak?
Mesela;
 * Puglia bölgesinin o muhteşem "nida"larınyla tanışacaksınız.
(bknz: heiii! houww! ehh!)
Bari'li, Lecce'li teyzelere amcalara selam olsun!
* Güney İtalya'nın o güzelim dar taş sokaklarında gezeceksiniz. 
* Gaylere değil homofobiklere güleceksiniz.
* Hayatınızı kendi seçimleriniz üzerinden mi yaşadığınızı, yoksa mecburiyetlerinize mi tutunup kaldığınızı düşüneceksiniz.
* Özgürce hata yapıp yapmadığınızı ve bunun hayatınıza katabileceklerini sorgulayacaksınız.
* İşinizi ve mecburiyetlerinizi bırakıp çantanızı toplayıp gitmek isteyebilirsiniz, aman dikkat!
                                                             * Sonların her zaman ya mutlu son ya da hüzün'den ibaret olmadığını; arada kalmış, keyifli bir sonunda mümkün olduğunu göreceksiniz.

Bir de her F. Özpetek filmindeki gibi cok güzel müzikler dinleyeceksiniz.


    

26 Mart 2010 Cuma

Göz alışır, gönül katlanır

Uzun süredir farkettiğim bir şey var. Göz çabucak alışıyor her şeye. Zamanla rutine devriliyor her şey ve köreliyor algılarımız, hislerimiz. En heyecan duyduğumuz şeyler, en özlediğimiz insanlar... Bi'gün farkediyoruz ki alışmış gözümüz görmeye/görememeye. Git gide flulaşıvermiş hayatımızdakiler...

Her sabah gelip oturduğum masadan kız kulesini görmek gülümsetir beni,çalışırken arada kafamı kaldırıp ona göz kırparım, onun da gözü bendedir sanki.Ama farkettim ki bakışmıyoruz artık. Gözüm onu da flulaştırdı.  Onunla beraber İstanbul'a ait öteki bazı sahneler de flulaştı. Ne yazık... Belki de bu ilk şoktur diye avutasım var kendimi. Yıllardır gözüm üstünde bu şehrin. Şimdi tam kabul ettirmişken kendimi ona, görmezlikten gelmek istemem. O bana bi'şey vadetmediyse de ben ona çok sözler verdim. Buna pişman olsun istemem. (Gerçi kimi umursar ki İstanbul?)

İnsanın çevreyle kurabildiği bir "ilişki" var bence. (zaten hocalarımız der ki; şehir yaşayan bir organizmadır) Nasıl beraber olmamız gereken bize uygun bir erkek/kadın varsa yeryüzünde (vardır umarım:) yaşamamız gereken çevreler de var. Şehirler. Her insana değil belki ama, yaşadığı çevreyle ilişki yaşadığını düşünen her insan için uygun bir şehir var. Çoğuldur belki, bilmiyorum. Gerçi insan nereye koysan yaşar, uyum sağlar, ona göre şekillenir bile. Ama anlatmak istediğim... özünde kim olduğumuz, nasıl olduğumuz ve ne olmak istediğimiz ve bunlara karşılık gelen "O" yer. Bi kriteri yok, bi seçim şekli de. Biraz durup dinlerseniz farkedersiniz. Belki de şehrinizle karşılaşmamışsınızdır daha?

Ha bir de gölümüzün flulaştırdıkları var değil mi...O çok fena. Sevdiklerimizin varlığına da yokluğuna da alışıyoruz malesef. Yanımızdakinin hissettirdiklerini, hayatımızdaki yerini kaybedince anlıyoruz, gidenlerinkini ise başkasında görünce...Anneleri, babaları, kardeşleri, dostları, sevgiliyi...
Çok fena çok.

24 Mart 2010 Çarşamba

Bir anlıktır herşey.

Karar vermeyi beklememek lazımmış.
Hani, hayatta alırız ya birsürü karar.Pazartesi rejime başlıyorum!Tamam kesin yarın 3Dmax çalışmaya başlicam!Evet evet artık msnde vakit kaybetmek yok,kitap okunacak!Artık bi daha asla asla aramicam onu!Bahar gelsin spora da başlarım zaten!....vs vs.....
Ben böyle bi insanım en azından.Bir çok karar alıp pek azını hayata geçirebilen ve neredeyse hiçbirini hayatta tutmayı başaramamış bi insan...bunu yeni mi farkettim?Haaaaayır.Belirli periodlarla yüzüme vururum bu iradesizliğimi.Sonuçta da kararların en büyüğü çıkar: "Evet bugunden itibaren artık supersonik iradeli ve idealist ve kararlı bi insan olucam." E tabi o aldığı ufacık kararları bile hayra bağlayamamış iradesiz tavuk nasıl ola ki bu büyük kararı gerçekleştire a dostlar?
O yüzdendir ki artık değişime iradeye takılmamaya karar verdim.Ve aklıma ne yapmak geliyorsa,o an harekete geçirmeye!uzun süredir bir şey yapmayı mı planlıyorsun? Hemen yap!Gün geçmesin üstünden!

2gündür başladım bunu yapmaya:) 2de2!
dün tangoya başlamak için yıllardır atamadığım adımı attım,bugunse aylardır oluşturamadığım bloga basladım.
bakın meyvesini verdi de bir sürü şey yazdım bile:)

hadi hoşbuldum!!!
 
Limon İstanbul'dan Bildiriyor - Free Blogger Templates, Free Wordpress Themes - by Templates para novo blogger HD TV Watch Shows Online. Unblock through myspace proxy unblock, Songs by Christian Guitar Chords